2 Ağustos 2010 Pazartesi

Dizi dizi diziler...

Malum Lost, Prison Break, Heroes filan derken, iyiden iyiye alıştık yabancı dizilere. Ben de açılışı her bir bölümünü merakla bekleyip, sıkılmadan izlediğim bi kaç diziden bahsederek yapayım dedim. Bahsi geçen dizilerden tadımlık birkaç bölüm izlemenizi tavsiye ederim. Belli mi olur belki seversiniz :)
Hustle

‘Our job is finding some one who wants something for nothing and then giving them nothing for something’
Hepsi birbirinden yetenekli beş dolandırıcıdan oluşan bir ekiple birlikte yola çıkıyoruz. Amaçları diğer dolandırıcıları dolandırmak. Bi bakıma Robin Hood’un kendi hesabına çalışan versiyonu gibiler. Kötüden alıp kendi aralarında bölüşüyolar J Ön hazırlık gerektiren, ayrıntılı planlar yapıyor ve hayata geçiriyorlar. Hedefi seçerken prensipleri gayet basit. Hiç bir şey vermeden bir şeyler elde etmeye çalışan kötü adamları buluyor ve onlara bir şeyler karşılığında hiç bir şey veriyorlar. Diğer dolandırıcılardan en büyük farkları asla masum insanlara dokunmamaları. Sebebi de gayet mantıklı, dürüst bir adamı asla dolandıramazsın.
Ocean ve ekibinin yaptıklarını izlerken keyif almışsanız diziden sıkılmanız için sebep yok.
Bir ara TNT de de yayınlanmış dizi 6 şar bölümlük 5 sezondan oluşuyor. BBC de yayınlanan dizinin 6. Sezonu da son bölümle bitmiş durumda.
The Mentalist
Üstat Sherlock Holmes e göre, imkansız olanı elediğinde geriye kalan, ne kadar olanaksız olursa olsun gerçektir. Gerçeğe ulaşmak için mantığına güvenir, gerekirse zor kullanır, kanuna aykırı davranır, inanmadığı tek şey vardır… doğaüstü güçler. Ne falcılarla işi olur ne de medyumlarla.
Esas adam Patrick Jane eski bir medyum olmasına rağmen, aslında tam da Holmes’un öğrencisi, hatta eşiti olacak bir adam. Medyum Jane, insanlara onlar hakkında kimsenin bilmediği sırlardan bahsederken yaptığı onların hareketlerini okumaktan fazlası değildir. O da Holmes gibi gözlem yapmaya, akla ve mantık zincirine inanır. Karakter okur, insanların mimik ve jestlerinden çıkarımlar yapar.
Sahte medyumlukla hızlı bir giriş yaptığı gösteri dünyasında hızla yükselirken karısı ve kızının öldürmesiyle bütün hayatı değişir. Eski işini bırakarak yeteneklerini bu defa suçluların yakalanmasına adar. Her ne kadar kanunun yanında yer alsa da hayattaki tek hedefi ailesinin katili olan Red John takma adlı adamı yakalamaktır ve bu uğurda karşısına çıkacak herhangi bir engeli ne pahasına olursa olsun aşmaya kararlıdır.
CSI ve Sherlock Holmes arası bir tatta sürüp giden dizinin ikinci sezonu tamamlanmış durumda. Türün meraklılarına tavsiyedir.
Grey’s Anatomy
Doktorlar ve onların heyecan dolu hayatları hakkında şimdiye kadar tonla dizi yayınlandı. Özellikle bi dönem Türkiye’de de ilk sezonları yayınlanan ER ın son sezonları halen hangisi olduğunu hatırlayamadığım bir kanalda yayınlanıyor. O dizi Amerika’da 15. sezonunla bir efsaneyi sonlandırırken, başka bir dizi emin adımlarla sezon sezon ilerliyor.
Grey’s Anatomy’nin asıl hikayesi bir genç kızın –aktristin ne kadar genç olduğu tartışılır- aşk hayatı üzerine kurulu. Kızımız tıp fakültesinden yeni mezun, tıbbın en çetin dalında, cerrahide intern. Köpekbalıkları ile dolu bir havuzda hayatta kalmaya çalışırken, bir yandan da hem aile dertleriyle hem de aşk hayatının garip sıkıntılarıyla cebelleşiyor.
Aslına bakarsanız, ER kadar usta bir tıp dizisi olmaktan uzak, medikal soslu pembe diziden öteye geçemiyor. Ama aaah ah, çocukluğumuz Cesur ve Güzel’ler, Yalan Rüzgârları izleyerek geçti, seviyoruz pembe dizileri. Bir de içinde aksiyon olunca tadından yenmiyor.
Hoş son sezonlara doğru işler arapsaçına döndü, kim kiminle nerede ne yapıyor karıştı ama olsun, hala izlenebilir bir dizi olmaya devam ediyor.
Kızlar, özellikle o yapış yapış dizilerden midesi bulanan, içinde aşkla birlikte biraz da hikaye olsun isteyen kızlar, bu dizi size tavsiyem. Bir iki bölüm izleyin derim…