Denersin. Duyduklarını, gördüklerini anlamayı; nereden
gelirse gelsin doğru olana varmayı denersin. Görünenin altında olanı anlamak
için uykusuz kalır, kafa patlatır, anlayıp o yöne yürümeye başlarsın.
Yürürsün. Düşersin, kalkarsın, toparlanırsın.
Bazen takılıp kalır, bazen bin fersah birden aşarsın.
Kitapları, koca koca lafları, insanları, hayatı.
Anlarsın.
Anladığın gibi yaşarsın. Sözlerin, seslerin, düşüncelerin
şekil alır. Sen sen olursun.
Yalnız o kadar farklıdır ki işin iç yüzü. Senin anladığın
şeyleri anlayamamış, kim bilir, belki de aslında senden daha iyi anlamış
insanlarla yaşamak zorundasın. Senin
adından emin olduğun doğrulara yok diyenlerin söylediklerine inanmış gibi
yapmak, bildiklerini kendine saklamak, yalnız kendin yaşamak zorundasın.
Çünkü böyledir hayat, eğer o doğrular kendi keyfine uygun
değilse, beyazın beyaz olduğunu kabul etmez kimse. Buna da eyvallah der, adımlarını sıklaştırışın.
Yürür, durur, koşarsın.
Sonrası?
Sonrası… Öyle yorar ki artık içindeki dünyayla dışındakinin
birbirinden bu kadar ayrı durması, bırakırsın ince ince düşünmeyi, doğru nedir
diye uykusuz kalmayı.
Üstün körü okursun. Kitapları, koca koca lafları, insanları,
hayatı. Aslında ne dediklerine hiç bakmadan, görünenin altında aslında kim olduklarına
aldırmadan okursun.
Sen de onlardan biri olursun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder